|
|
|
Giriş
Sığır yetistiriciliğinde amaç , gerek süt inekçiliği olsun ve gerekse besicilik olsun, sığırın fizyolojik yapısını kullanmak kaydıyla (işkembesini) insan gıdası olarak kullanılamayan ürünleri ( saman, silaj, küspe, kepek, arpa v.s.) yada düşük kaliteli olan ürünleri ( mısır, buğday, soya v.s.) daha yüksek kalitede ürünlere, ete, süte ve ürünlerine dönüştürmektir. Ve bu faaliyetten kar elde etmektir.
İlkel sığır ırklarının verimleri oldukça düşüktür ancak, yaşama kabiliyetleri, hastalıklara dirençleri ve doğal hayata uyumları çok yüksektir. İlkel ırklardaki temel içgüdü hayatın ve neslin devam ettirilmesine yöneliktir. Zaten tabii şartlar ve yemlerde ancak buna müsade edecek kadardır.
Örn: Tabii hayatta bir ineğin sütçü yönü ne kadar gelişmiş olsada ancak 5-6 kg süt alınabilir. Yani ancak buzağısını doyuracak kadar. Aynı şekilde günlük canlı ağırlık kazancıda çok düşüktür.
Fakat insanoğlu bu işi ticari bir faaliyet olarak ele alınca birim hayvandan maximum ürünü almayı amaçlamış ve buna yönelik bazı çalışmalar yapmıştır. Bunların en temel olanları;
Yukarıdaki üç madde dikkate alındığında şunu görüyoruz, Kültür ırkı olan iyi hayvanı, iyi bir yem ve iyi bir yemleme ile, iyi bir barınak şartlarında yetiştirmek gerekmektedir.
Günümüzde modern yetiştiricilik yapan işletmeler bunları bir araya getirip modern işletme tekniklerini kullanarak önemli başarılar sağlamışlardır.
Bütün bu çalışmalar sonucu sığırcılık dev bir sektör ve kendine bağlı bir çok sanayii kollarıyla birlikte ortaya çıkmıştır.
Sığır ırkları bu çalışmaların sonunda 3 ana grupta toplanmıştır.
Bunlara ilave olarak bizim her bölgemizde o bölgeye adapte kendi ırklarımızda yetiştirilmektedir. Bu ırklarımız yukarıda bahsettiğimiz ırklar la her geçen gün melezlenerek ıslah edilmeye çalışılmaktadır.
Sığırlarda Sindirim Fizyolojisi
Geviş getiren ( ruminant ) hayvanlardan olan sığırları tek mideli ve kanatlı hayvanlardan ayıran başlıca özellik mide yapısı ve burada cereyan eden olaylardır. Sığırlarda mide;
Olmak üzere dört bölmeden oluşmaktadır.
Midenin dört bölmeli oluşu, tek mideli hayvanlar için değersiz kabul edilen kimi bileşikler ile bitkilerin bazı kısımlarının değerlendirilmesi açısından sığırlara bir dizi avantaj sağlar.
Bu mikroorganizmalar tıpkı bir sindirim organı görevi görürler.Ağızdaki enzimatik sindirimden sonra rumene gelen yemler burada kuvvetli kas hareketleri ile sürekli karışıma uğratılır ve mekanik olarak parçalanır.
Rumen de içerik ile karışan yemler bakteriler tarafından fermentasyona uğratılır. Yemlerin bir bölümü ise tekrar ağıza gelir.Daha sonra ek bir fermantasyon için tekrar rumen ve reticuluma döner.
Yemlerin fermantasyonu sonucunda besin maddeleri yapı taşlarına yıkılır ve çeşitli biyosentez olayları ile yeni bileşikler sentezlenir.
Geviş getirme ( Ruminasyon ),sığırlarda sindirim özelliklerinden birisini oluşturur ve hayvanın günde yaklaşık 12 saatini alır.Yem partikül büyüklüğünün azaltılması ve rumende meydana gelebilecek asit ortamın önlenmesi için tükrük üretiminin arttırılması gibi faydaları vardır.Yemlerin küçük partiküllere ayrılması ise mikroorganizmaların etki alanını genişletir.
Geviş getirme sırasında sindirime katkıda bulunan bir diğer olay ise geğirmedir. Başka bir ifade ile mikrobiyel fermantasyon sonucu biriken fazla gazın dışarı atılmasıdır.
Rumende oluşan gaz miktarı ise saatte 30 lt.'yi geçer. Bunun içinde;
Sığırlarda sindirilen her 100 gr. karbonhidrattan 4,5 gr. metan oluşur.Hayvan yem enerjisinin yaklaşık % 7' sini metan olarak kaybeder.Meydana gelen gazın önemli bir bölümü geğirme ile atılmalıdır. Aksi halde meteorismus olayları ile karşılaşılır.
Buna karşılık yüksek miktarda konsantre yemle besleme, öğütülmüş yada peletlenmiş kaba yem verilmesi,konsantre yemlerin ısıtılması veya peletlenmesi, yüksek düzeyde doymamış yağ asitleri rumende oluşan asetik asit miktarının düşmesine, propiyonik asit miktarının ise yükselmesine neden olur.İnekte yağ depolanması sonucu vücut ağırlığının artmasına ve süt yağının düşmesine neden olan bu durum besi sığırları için bir avantaj, süt sığırları için bir dezavantajdır.
Sığır rasyonlarının yağ miktarı genel olarak düşük düzeydedir.( 50 mg./ kg.).Bu miktarın 100 mg./kg. düzeyine çıkarılması durumunda rumende bulunan mikroorganizmaların aktivitesi düşer. Aynı zamanda karbonhidrat fermantasyonu gecikir ve yem tüketimi azalır.
Rumende bulunan mikroorganizmaların bir diğer görevide suda eriyen vitaminler ile yağda eriyen K vitaminini sentezlemeleridir.Ruminantlarda özellikle karaciğerde oluşan suda eriyen vitamin C bakteriyel yolla sentezlenemez tersine rumende yıkılır.